ey kızılın uykusundaki perişan düşlerim,
bir safran kokusunda hangi ismi neden,
nasıl anımsıyorum?
sen safran mı kokladın hayatında?
kimi,
neden kandıyorsun?
Translate
30.03.2014
28.03.2014
ressam notları
-banyo
suya saldım düşlerimi,
iki çocuk gülüşü,
iki anne umuduyla,
suya saldım.
-yıkananlar
biz ki; kızıl topraklar üstünde
bir yağmur kavgasına tutuştuk,
çırılçıplak tenlerimize dokunup.
-etki, gündoğumu
le havre' de büyük yalnızlığımı
liman sanki benimle paylaşıyor
içimi kaplayan büyük buhran
sanki sandallara karışıyordu.
-sola dönük kadın
en ılık rüzgarlardan olsam,
havaya savursam boynundaki fuları.
çavdar tarlasındaki rüzgar olsam,
boynunu okşasam ıslığımla.
suya saldım düşlerimi,
iki çocuk gülüşü,
iki anne umuduyla,
suya saldım.
-yıkananlar
biz ki; kızıl topraklar üstünde
bir yağmur kavgasına tutuştuk,
çırılçıplak tenlerimize dokunup.
-etki, gündoğumu
le havre' de büyük yalnızlığımı
liman sanki benimle paylaşıyor
içimi kaplayan büyük buhran
sanki sandallara karışıyordu.
-sola dönük kadın
en ılık rüzgarlardan olsam,
havaya savursam boynundaki fuları.
çavdar tarlasındaki rüzgar olsam,
boynunu okşasam ıslığımla.
babil kervanı varyasyon 4
kaç gece çığlıklarınızla uyudum,
kaç sabah rüyalarım yakamda uyandım, bilmeyeceksiniz.
hüznüm kervanın en büyük hüznü,
ne yağmurlar dindiriyor,
ne de yol boyu çocuk gülüşleri.
oysa bir kadın var yanımda,
sanki üstüm başım çocukmuş gibi ellerimden tutuyor.
ve dolunayı yakalarsak,
şiirler okuyorum onlara,
sana yazdığım şiirler yıldızları avuçluyor.
toz toprak kaldı her şey,
sen bile toz toprak kokuyorsundur,
sevişmeler toz toprak gibi ağzıma doluyor, öksürüyorum.
kaç sabah rüyalarım yakamda uyandım, bilmeyeceksiniz.
hüznüm kervanın en büyük hüznü,
ne yağmurlar dindiriyor,
ne de yol boyu çocuk gülüşleri.
oysa bir kadın var yanımda,
sanki üstüm başım çocukmuş gibi ellerimden tutuyor.
ve dolunayı yakalarsak,
şiirler okuyorum onlara,
sana yazdığım şiirler yıldızları avuçluyor.
toz toprak kaldı her şey,
sen bile toz toprak kokuyorsundur,
sevişmeler toz toprak gibi ağzıma doluyor, öksürüyorum.
23.03.2014
kanıdır şairin
bir şairin kanıdır,
gece yarısı bu ayaklarınıza düşen,
yağmurudur özlem zehirlerinin,
yalnızlığı.
kanıdır bir şairin,
kanarsa içinde sefaletiyle,
bir sonbahardır kirpiklerinizde.
bir şairin kanıdır,
umutlu yarınların habercisi üstünü
çizdiği mısraları,
kopkoyu yüreklerde dindirdiği
sevdalarının.
kanıdır o şairin,
sabahları karşılayan sessiz
çığlıkları.
18.03.2014
isyan
gecenin dördüncü nöbetinde özlem
gibi bir ateş,
büyüyor da büyüyor...
isyan...
kan ağlıyor sokaklar, hürriyetimiz
jilet gibi ellerini keser,
kanar, kan kanar...
isyan...
köprülerde afişler sallanır,
rüzgar boy verir yalanlara,
doğudan esiyor...
isyan...
siren sesleri, en büyük çığlıklar,
en hüzünlü kaçışlar,
bir damla sefalet umuttur...
isyan...
isyan...
isyan...
12.03.2014
berkin elvan' a ağıt
sen ki, uçurtmandan hızlı adımların
en güzel gülüşü direnişin.
çocuk düşlerinle sulayıp,
üç mevsim bir umut ektin
vicdanlara.
dilimde en güzel ninnilerle saçlarını
tararım,
sen yavaşça gözlerini kapa, sevdiğin
kızı düşle.
selam söyle şimdi abilerine,
ya da koş dur sana kimsenin
dokunamayacağı bahçelerde.
9.03.2014
babil kervanı varyasyon 3
kaç gece çığlıklarınızla uyudum,
kaç sabah rüyalarım yakamda uyandım, bilmeyeceksiniz.
siyah gecelerinizden kaçıyordum
on bir otuz beş trenlerinde yer yoktu
karanlık adamlarla tanıştım
adımı öpüş izni gibi bahşettiğim kadınlarınızla
köprülerde bir damla yaş akıttım
beyaz ve siyahın ayrıklığına.
suyu yoruyordu ya gözleri
en üst satırlarlarla adını haykırdım
bir yalnız adamdı kovalayan beni
bir yalnız ayrılık gözleri.
ölümüm olmuştu artık bütün mısralar
bir yudum ekşi şarap gibi boğazlarınızda gezindim
siz adımı bilmeden.
kaç sabah rüyalarım yakamda uyandım, bilmeyeceksiniz.
siyah gecelerinizden kaçıyordum
on bir otuz beş trenlerinde yer yoktu
karanlık adamlarla tanıştım
adımı öpüş izni gibi bahşettiğim kadınlarınızla
köprülerde bir damla yaş akıttım
beyaz ve siyahın ayrıklığına.
suyu yoruyordu ya gözleri
en üst satırlarlarla adını haykırdım
bir yalnız adamdı kovalayan beni
bir yalnız ayrılık gözleri.
ölümüm olmuştu artık bütün mısralar
bir yudum ekşi şarap gibi boğazlarınızda gezindim
siz adımı bilmeden.
4.03.2014
babil kervanı varyasyon 2
kaç
gece çığlıklarınızla uyudum,
kaç
sabah rüyalarım yakamda uyandım, bilmeyeceksiniz.
en
kasvetli yağmurlarda ıslandım,
mahzun
bir sevda arandım durdum sokaklarınızda
hani
bir alev gözlerim, bir nefes darlığı,
bir kadın adı unuttuğum.
duydum
ki,
beni
ararlarmış gece yarıları
yatakları
soğuk ve yalnız... beni ararlamış,
bir
öfke içinde, suratları kanlı... gece yarıları.
vakit
bir hayli geçtir şimdi izmir limanı' nda
şayet
son vapuru da kaçırmışsa,
ılık
bir yağmur tanesi olup
düşesim
gelir yalnızlığının tam da ortasına.
kaçıyordu
kaçıyordu
gecenin içinden
bir
fakir kadın,
garip
çocuk edasıyla kaçıyordu ya...
nereye,
kimlere kaçıyordu?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)