29.04.2020

yazılamayan bir "hasret" şiiri



bir hasret şiiri olacaktı
güya,
yüzün gözün bir hülya gibi akacaktı
boynumdan,
geceye karışacaktı,
belki kokumdan bir parça
belki bir mavi çalacaktı yüzüne,
hasretim…

öyle ki,
bir hasretin mektubu gibi dökülecekti
zihnimden,
bir meltem akıp geçecekti,
sanki, kıvılcımlarıyla yüzün
yüzüme değecekti…

dalga 1-2-3

emile nolde-herbstmeer xii

1
taptaze bir köpük gibi kıyılarıma vurup
burnumdan içeri sade bir nefesle 
uzanan bir suyun yalnızlığı
ve serinliğiyle
kal yanımda 
büyük bir dalgadan habersiz 
hatta yorgun, göz bebeklerinde
küçük bir çocuğun yaşama sevinciyle
belki, korkar gibi yalnızlıktan
ve herkesten
isterken sevmeyi -istemeden-

tutup elimden bir köpük yarasıyla kal,
öyle serin sulardan gelmiş,
ayak uçlarımda dimdik 
ve isyankar bir çocuğun gözyaşlarıyla
umutsuz ve umutla yeniden doğarken yarına
öfkeyle büyütüp geçmişi…

böyle kal, 
kıyısından izlediğim dalgaların beyazında
benden uzak, limanımdan
ve bana kısık gözle baktıran bir güneş parıltısında,
-öyle bütün limanlarımdan uzak-
açıkta
yabancı bir gemi güvertesine vururken dalgalarını,
öyle uzak kal, 
belki gece yarısı…

2
karşı adanın dibinde yalnız bir dalga edasıyla
suratı mahcup 
gözleri heyecansız ve yorgun 
hem de titretir gibi sesini, korkmuş.
/
bir dalganın içerisinde mahsur
ve öylesine isyankar ki içimiz
can çekişen umursamaz yarınlara tedbirsiz,
bir çocuk edasıyla karşı adadan
bana el sallıyor…

3
gördün,
ümidi ve yenilgiyi sevgide
ve tattın sevincini bir kadının
paylaşırken onunla atan bir kalbin heyecanını
ve yenildin
yeni bir limanda sabırsız,
öylesine kendinden uzak 
yenildin,
herkesten ayrı gayrı
tüm renklerden müşkül
uzak bir kumsalda 
denizden tuzlar çalarak…