16.11.2017

zaman



zaman büyük bir kapı;
                        ötesinde ışıkların,
yakın veya uzakken değişir gölgeleri,
                        ve davranışları insanların,
                        hatta bakışları, kalp atışları.

bilmem kaç zaman öncesi uzak,
ve soğukları o kara kışın, camlara kazınan karları.

zaman bir içim su,
                        kanar sonbahara, kapılara…

kulaklarımda camdan seken rüzgar,
                        bakışın aynalara, boynumda fotoğraf makinesi.

pişmanlık ve hüzün,
                        gece ve gündüz,
                        var olmak ve yok olmak…

işte, karakışıyım yalnızlığın ve sözlerin;
                        unutulan dillerde…
varlığım yokluğumun tebliğidir,
                        doğrularım riyakarlığımın…

uzun bir kış sonrası kanacağım sözlerine,
                        ağzım, yüzüm yabancı çocuk gözyaşları.

asfalt öpüşü


ben, bir kırlangıç dilinde zebanisi eylül' ün,
bir sokak arasında lambalara küsmüş,
çırılçıplak sözleriyle yerde uzanıyor bedenim.
               
uzak kent yağmurlarında ismim dolanıyor;
                               bakışı yabancı kadınlara.
işte bedenim, bir yağmur tembihinde,
                        sabırsız ve huysuzu sonbaharın.
isimleri karışmış otel odalarında
                        en eski türkülerle uğurlanıyor kadınlar.

işte ben, ayazı döven, yağmura yenilen,
bedeni sokağa karışmış,
                        suratı asfaltı öpen ben.