sokakta
hırçın
berduş gözleriyle
şairler düşüyor yahudi sokaklarına
tek tek
omuzlarında küstah tel aviv şarkıları
otel
odasında kadınlara küsmüş şiirler
sinagog' un tavanı
sallanıyor
şiirler bütün ekşi şarap şişelerinde
umutsuzluk
dileniyorlar mutsuzluk
şairler gözleri dönmüş ve üşüyorlar
az
sonra bir çırpıda dayanacaklar kapılara
ey ahali
açın çam
gövdeli kapılarınızı
bir tutam hüsran savuracağız
yatak
odalarınızın yalnızlığına
302
nolu odada
gözyaşları ensesinde ılıyor
ağzı yüzü
intihar sabahı
maria' yı özlüyor
pişkin sokak
lambası altındaki çingene dansını kötü sesini
dünden
kalmış ılık bir gece yarısı ıslığı
boydan boya
kesecek odadaki jesu yankısını
şimdi sami
sessiz bir
sonbahar rüzgarı gibi
içini ürpertiyor aksırıklı
odanın
kör aynalara uyanıp nice sabahlar boyu saçlarını
tarıyor
karakoldaki aynada
saat sabah dördü
haykırdığında burada ol
gözlerim kanlanmış
olabilir
ellerim bütün sarsak
ve ben klor içmiş
olabilirim sakallarımı kesmiş
dört gün dört
gece
ağlak tren raylarında sabahı bulacağız
ağzımızda
jacques brel' in şarkıları
gözlerimiz önünde
amsterdam'
daki kirli sakallı balıkçı
tek sıra tiyatro
sahnesinde
puslu gözlü bir ermeni kızı
dili damağı
kurumuş
kanto çırpıştırıyor loş yüzlere
zengin
istanbul beylerine
şimdi alıp götürsem onu
benden korkacağı
malum deli gözlerimden
ve ona bir çırpıda
şiirler yazacağım
rıhtımda cevriye diye tutturacağım
malum
erhan' ın kesik parmak uçlarını anlatacağım
işte şişko adam yine sahnede
aşağılar bir gülümseme iliştirip
yüzüne
evet beyler bayanlar
bursa' dan gelen bu kız için
bir alkış
teşekkürler merjin teşekkürler
uykusuz
kuru yük gemisinde
saçları tebeşir beyazı bir adam
buram
buram şiir kusuyor
on iki ay ıslak güverteye
bavulunu
kaybetmiş ece ayhan şiirleri
bir numaralı katili sicilya'
nın
karakoldaki aynaların talibi
boş tiyatro
salonlarındaki koltukların
ve şimdi bir iz daha bırakıyor
suya
babil gibi huzursuz ve kasvetsiz
st. louis'
de
mızıkacı kız
dudakaları burukluğunun temsili
ve
elleri
kan tutar gibi ödlek