bir kan nöbeti tutuyorum, gece yarısı,
karadeniz’ in ortasında küçük bir ada gibi huysuzum,
kıyılarımda hep parçalanmış kayalar, renksiz çakıllar…
uzak bir otel odasında hayaletim,
tekli sayıları kovalıyorum;
ikibinüçyüzbeş…
biliyorum, hemen yanı başımda balkon demirlerine yaslanmış,
ağlıyor…
ne bekliyorum,
-parçalanmış
ağrılarımın rüyasında?
neyi bekliyorum,
-ellerim
şakaklarımın arasında?
bir kan nöbeti tutuyorum dedim,
hem de gece yarısı…
soğuk bir suyun korkaklığında,
güya, pekala bildiğim bu yataklarda,
sırılsıklam bir şarkının ortasıyım,
devrik cümleler kuruyorum yalnızlığıma
ve
yalnızlığımı bozacak kapı tıklamalarına…
bir kanın nöbetiyim,
ucuz
sigaraların son nefesi,
en
karanlık sokakların kaldırımı,
hiç
olmayacak anlarda kırmızıyım…
boğuluversem artık şu kanımda,
hani,
parmaklarım bile gözükmüyor,
hem,
rengim de solmuş biraz,
işte,
tam da şu anda boğulsam;
hala
hissediyorken on sekiz…