yitip giden yüreğime, babaanneme...
uyanır yolumu bulma umuduyla
kalabalığa karışırım…
kimi işportacılar ahbabım,
çayım herkesinden koyu,
simidim bir lira daha ucuz, bazen kıtır
…
ne’me lazım,
evde bir top don lastiği de bulunsun, demişti babaannem
haziran doksan sekiz,
ben altı, sekiz yaşında
en sevdiğim renk kırmızı, bir kale semtindeyken
ben, biz, herkes…
ne’me lazım,
sor şu hurdayıca; beni alır mıymış, demişti babaannem
soruma layıkıyla cevap hurdacıdan
bizim zilli gülüşlerimiz balkondan;
bayır aşağı yalpalayan
hurdacının tezgahına doğru seyrederdi…
bir top don lastiği ve bakır kap kacaklar
onlardan süzülen ışıktan
daha parlaktı gülünce gözleri babaannemin,
hazırdı cevapları ve kıvrak beyin hatları…
korunmazsan adidas olursun, demişti babaannem.