ne önemi var nereye gittiğinin,
gün her yerde yeniden doğmuyor mu?
ya çaresizliği insanoğlunun
her yerde aynı değil mi?
kimi zaman akan bir nehirde
bir insan ve keçi birkaç metre arayla
uzanıp gidiyorlar bir gün doğumuna
arkalarından da bir inek...
onların da yolu meçhul
ağrısıyla yaşamın kendi döngüsünde
sana da fısıldamıyor mu
heba ettiğimiz geceleri?
şimdi aklım başımda sanıyorum,
tüm sıkıntılarım bir kenarda
ben bambaşka bir diyarda
akan sularında ganj’ ın..
yağmur yok gibi buralarda
hava desen ıstanbul’ dan on derece sıcak
sanıyorum ki, yüreğim hala bir deniz kıyısında
ayrı uyuttuğumuz adalarda...
ne önemi var nereye gittiğininin;
insanları ölünce yakıyorlar burada!
birkaç bin doların varsa
üzerlerinde keyif bile yapabiliyorsun...
sözüm sana duymasan da
birkaç yıldız kiraladım
girsinler diye rüyana
olup olmadık bir anda aklına...
güya şansındım ya senin
bir zaman havuzunda,
sen bile inanmamıştın söylediğine
bir yavru keçinin akıp gittiği ırmakta.
ne önemi var nerede olduğunun
ne sevdiğinin ne de sevildiğininin
birkaç köpek havlarken yanı başımda
ganj nehir olup taşıyor ruhuma…
2
sığmıyordum bu dünyaya
ne dicle, fırat’ a
ne de ganj’ a...
akıp gidiyordum bir suda
yitip gitmiş hayvan cesetleri
insanlar biraz daha yukarıda
bir kuş anlamıştı sanki beni
onun da nefesi yetmedi sonra...
bir sufi olup devam mı etseydim yoluma
ya da bir hindu
karmakarışık tanrılarıyla...
oysa bir kez gelmiştim dünyaya
nedendi bu çilem anlayamıyordum
ey tanrım...