ellerimi unuttum yüzünde küçük kız,
mahur sevgi nöbetleri ardından kanıp giderken...
sabahlara katarken acı kahveleri, mısralar dilenip nice şairlerden,
aklımızda aynadan yansıyan fotoğraflar, isveçli yönetmenler.
sonbaharda sandallara dolanır ismin, -fransızca-
maviden bozma bir vedayım gençliğime...
gülüşleri taşar sokaklardan bazı insanların, -hatta simitçilerin-
plastik levhaları titretir hep yalancı ıslık rüzgarları,
yedi gecenin beşinde uykusuz gözlerim, tembel,
zihnim uzak bir sandal sırtında sükunetle seyrediyor...