şimdi sappho, sessiz bir deniz fenerinin gölgesinde, kasıklarıma sapladığım kasaturalar eşliğinde terk ettiğim o arsız kadını çarpıştırıyor yüzüme. onun ılımsı parmak uçları, büyük dinler gibi oturuyor kalbime, benliğime. şimdi sappho, sevgisizlikten kurumuş dudaklarını kulaklarıma dayıyor, sabaha karşı dört, üşüyoruz, caddeye keskin bir kepenk inmiş, fakir fukara uluyor. ve sappho, diyor ki;
''ey ahali açın çam gövdeli kapılarınızı
bu adam bir tutam hüsran savuracak
kuru toprağa serdiğiniz kalplerinize
ve siz ares' in yetisiz çığlığını duyacaksınız
yükseltin tavan kirişini ustalar''