Translate
10.06.2015
pırasa
bir pırasa öylece duruyordu masada,
bir pırasanın sözüne kanıp akşam üstleri sokağa çıkıyordum.
yollardan yabancı kadınlar geçiyordu,
şayet, yatağımdaki sigara izmaritleri olmasa
onları evime çağırırdım, pırasa yemeye.
suyu kaynatacaktım saat dörtte, pırasa pişirmeye,
oysa, içime bir çay hevesi düştü,
müzeyyen' i aradım, açmadı namussuz.
güzel göğüsleri vardı müzeyyen' in
ve beline dek uzanan sarı saçları.
o kış büyük yağmurlar yağdı,
sular sellerle taştı köyler,
öncesi, on beş kuruş olan pırasının kilosu
o kış elli sekiz kuruş oldu,
pırasaya param yetişmeyince
ne yabancı kadınlar kaldı,
ne de müzeyyen.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)