Translate

11.11.2012

ankara için sevgi ve sefaletle



31.10.2012
Ankara

       Evet, hiçbir zaman diliminde tek bir şilep dahi geçmedi bu şehirden. Eli avucu kesik, günde bir paket sigaraya muhtaç Martin Eden dahi tek bir şiir dahi yazmadı bu şehre. Işığı, sarsak ağızlı miçoların gözlerinde kırılan bir deniz fenerinin gölgesinde büyümedi bu şehrin çocukları. Sen oldun olası şilep güvertesindeki ıslaklığa şiirler yazıp, bambaşka kadınların gözlerinin ta içine bakıp okuduysan, onlara ne!

       Madem ki, sen benim kadar müşkül değilsin, inanıyorsun yüce bir yaratana, o halde ne bu ali sırra kadem basmış küstahlığın? Ne bu kuru asfalt ve çatlak betondan başka bir şey kokmayan şehrin iç acıtan çığlıklarına kulak tıkayışın? 

       Göğün mavisini bilir misin? Hayır, o senin tependeki ucu bucağı neşeli maviden kat' iyen  bahsetmiyorum. Kuru mavi, diyorum. Sarsak mavi. Gözü kanlı gök mavisi. Ucuz tütünlere sarılmış sigara diplerinin acımtırak mavisi. Bilmezsin. Çocukluğun mazgal kenarlarında bozuk paralar toplarken geçmediyse bilemezsin. 

       Yoksa bu kentin hiçbir ressamca kullanılmamış renklere bürünüşünün günahı benim mi? Bu kentte doğacak çocukların daha doğmadan bastığı çığlıkların günahı benim mi? 

       Hiçbir sabah kelepir yalnızlık asıldı mı kasıklarına? Kuru şiirler, terk edilmiş esnaf lokantalarında boğazladı mı seni?