Translate

13.07.2012

boşalsa da dolayacak masalar ve yusuf abi 2

tam beş gece yusuf abi' den haber alamadık, alamadım. belki de tüm bi' birahane halkı unutmuştu onu ama, ben unutmadım. ayağımı her atışımda gözlerim telaşlıca onu aradı, bulamadım. belli ki bardaklarda aramıştı onu, lüzumundan fazla ukala duruyorlardı bu gece masalarda. bu durum canıma tak etti edecek.

neredesin abi? çelimsiz bir pansiyonda gözü kara heriflerce bıçaklandın da duymadık mı? nedir ha, nedir? yoksa şu meryem abla mı ayarttı seni? o gece feci gözlerle bakmıştı bana, hani seninle yeni tanışmış, birbirimizden zerre haz etmemiştik. gözü göz değil abi bu kadının, söyleyemedim ben sana. hem, sen de pulsuz balıklar gibi onun peşinden dolanıyordun, ne vardıysa!

sen yoksun diye meryem abla gençlerin masasına oturdu. ha, genç dediysem de benden yaşça büyükler elbet. ben çocuk gibi kalırım yanlarında ama, karar verdim ben de sakal bırakacağım!

ayyatzz, mı ne diyor bu adam. ne demek istiyor yusuf abi? kime sesleniyor? kaçıncı bardak bu, diye sordum, sormaz olaydım, kafama indi inecekti o bardak. neyse ki tahir abi var, kolluyor beni. ihtiyacım yok da değil, hem işime de geliyor. yok, kalkmayacağım bu masadan. öyle zıkkımın dibindeyiz ki, unuturum beş salise sonra. o unuttu zaten, az önceki gençten şikayetçi, had bilmez dangozun tekiymiş, onaneymiş ki kaçıncı bardak olduğundan, parasını kendi ödüyor, kendi kusuyormuş midesinden, kimeneymiş ulan, kimene!

ben de hak verdim ona, yirmi dakika boyu az önceki dangozu çekiştirdik, harbiden de ayıp etmişti. ama bak, ben öylemiy mişim, ne de güzel bir adam, ne de edepliymişim. doğru, edepliyim. bu birahanenin edepli peygamberiyim ben. isa' dan on kat daha edepli. bir zeytinyağı kalmış başımdan aşağı boşalmamış.

meryem dip bucak gezip, beleş votka-vişne kovalıyor. herkes yusuf abi mi! hem, ne oldu senin gençlere? belliydi zaten, ortaya patates almamalarından belliydi fakir fukaralıkları. ve işi bilmiyorlar diye kızgın meryem, hemencecik memesinden kutuverdiler kadının, ne lan o öyle!

ben ayağa kalkıp tüm birahaneye cendrars' dan bir şeyler okuma yanlısıyım. ama bunu yapsam ertesi günden tezi yok buradan içeri sokmazlar beni. bu durum beni kör zülfikarlar gibi ürkütüyor.

yusuf abi yok diye tuvaletler bile kilitli. edepsiz kullanmışlar, kızmış tahir abi, arızalı yazısını gören geri dönüyor. tüm birahanenin idrar kesesi patladı patlayacak, neyse ki birahanenin biraz ardında belediyenin yeşillendirme ümidiyle bir ton para saydığı yıpranmış bir bataklık var.

yan masamda dört kilolu adam gevrek çerezler gibi siyaset kırıyorlar ağızlarında.

yoldan geçenler budala afiyet olsun sözleriyle birkaç salisede olsa katıldılar tüm masalara. allah razı olsun, karşılığını alanlar biraz ürktü, biraz güldüler. tahir abi dışında hiçbirimiz bir halt anlamadık.

meryem kırmızı bir taksinin arka koltuğuna sessizce konup başını düşürerek gitti. hasta gözlerimle taksinin süzülüşünü izledim, adi bir kumaş parçası gibi sendeliyor, öksürüyordu. bu halde gideceği tek yer yusuf abi olsa diye düşündüm, onu mutlu edecek kadının meme uçlarındaki dudak izleriyle ilgilenmemeye gayret ederek.